Pazar, Nisan 29

Affet dün gece ölmek istedim

  Dün o kadar bitmek bilmez bi gündü ki. Sabah mide bulantısından uyandığınız oldu mu?

 Baştan alalım.

 Best friendimde kalmaya gittim cuma gecesi. Tabi yemediğimiz bi sen kaldın!! Cips mi istersin gecenin 5inde çikolatalar mı istersin.. Bozduk mideyi. Sabah bi uyandım mide bulantısıyla. Akşam yemeğinde yediğim şeyleri bile çıkarttım. Sonra üzerimde bi halsizlik. 5buçukta yatıp 9da uyanmanın etkisi olmalı dedim yattım uyumaya çalışıyorum, yok arkadaş belim bacaklarım ağrımaya başladı. Neyse yarım saat sızmışım sonra yine tuvalete koştum. Üşüyorum soğuk soğuk terliyorum falan. Allahtan best friendimin annesi uyanmıştı. Oturdum onunla. Oturmak dediğim, ben yatıyorum o oturuyo. Kafamı ayakta tutmaya imkan yok.

  Sonra kahvaltı hazırladı işte ben de nane limon içiyorum. İlk yudumda direk tuvalete koşturuyorum. Ateşim de çıkmaya başladı. Annemin de babamın da işi var. Ama nasıl can çekişiyorum. Öliyim kurtulıyım dedim içimden kaç kere. Best friendim canım bebeğim sirkeli su yaptık orama burama koydu benle uğraştı. Sonra duş aldım. Ama ateş bana mısın demiyo. Babam geldi aldı eve gittim ve saat daha 4! O kadar bitmek bilmez bi gün ki!! Bi geldim eve abim de aynı durumda. Yataklarımız zaten yan yana. Ev hasta koğuşu gibi. Neyse gece gündüze karıştı zaten uyuyoruz uyanıyoruz ama kafaları yataktan kaldıramıyoruz.

   Akşam yemeği... Annemler biraz bişeyler ye diyolar ama ben daha su içemiyorum midem bulanmasın diye. Bi oturduk masaya.. 2 dk dayandım dayanmadım kendimi yerde buldum annemler kolonya falan sürüyo orama burama. Yine yattım ben yine uyudum. Ateşim 38. Vınnn vatan hastanesine. Yarım saat serum ye. Git eve yine uyu!!

Allah kimsenin başına vermesin. Şimdi iyiyim ama dün ölmek istediim.

Cumartesi, Nisan 21

Anne olmak..

 Duygusallaşmicam. Anneliğin biz çocukları için en gıcık yönlerine değiniciim.

Anne olmak;
  -gemiyi kaptanın en son terk etmesi misali- evi en son terk etmektir.
  aygazı,camları,şofbeni vs tekrar tekrar kontrol etmektir.
   çoraplarımızı, üstümüzü başımızı denetlemektir, ve onlara hiç bi giysinin yeterince kalın gelmemesidir.
   çocukları-biz- evden çıkarken gerekli hatırlatmaları yapmaktır, -50bin kere- "anahtarını aldın mı?" demektir..
  e-okulumuza bizden çok girmesidir,
  her gün düzenli olarak "şu kitapları yerlerine koy!" demektir.
  her çamaşır ütülediğinde çamaşır,çorap çekmecemi açıp nolursa olsun oraya dağınık demektir.
  nedense yerde bulduğu her saçın bana ait olduğunu düşünmesidir,
   ev ne kadar temiz olursa olsun çok kirli olduğunu düşünüp-bana- temizletmesidir,
  bütün diziler hakkında bilgi sahibi olmaktır...

ve daha niceleri!

Cuma, Nisan 20

Evde denemeyiniz!

Egosu şişik erkekler,
Hemcinslerine tatlım,hayatım hele hele kanka diyen insanlar,
Her plandan son anda cayanlar,
İnternette sürekli tripkolik modda olanlar,
Rap dinleyenler,
Bi dediği bi dediğini tutmayan insanlar,
Birilerinin yazdıklarını çarparak popi olmuş fenomenler(!),
Gömlek giyip bağrını hala göbeğine kadar açan erkekler,
Akasya Durağı'na gülen, Unutma Beni'yi hala izleyen insanlar,
Eşofmanın paçasını daraltan erkekler,
Parmak arası terlik giyen erkekler,
Yakışmadığını anlamayan, ısrarla mimik yapıp fotoğraf çeken insanlar,
Burger King'i sevmeyen insanlar,
Ofsaytı bilmeyen kızlar,
Sporun hiçbir dalına ilgi göstermeyen kişiler,

evlat olsa sevilmez lan.

Aile var!!

    Beyaz atlı prensimle geziyoruz işte çok yorulduk. Birazcık oturalım dedik. Gerçekten ileri gitmedik, bi amca cama çıkıp 'laaaannn defoluuunn aile vaaaarr' falan diye bağırmaya başlamaz mı. -O anda aklıma gelen ilk şey görünmezlik pelerini oldu yea. İcat edin ilk ben alcam valla. Ya da Harryden ödünç alalım nasolsa bitti artık filmler.- Öküz herif. Utandım lan. Tabi ben tırıs tırıs kalktım, bi de atı dizginlemekle uğraş. Çok utandım lan.  Daha da dovasa gelmem valla!


  Şu kız dergilerinde falan olurdu eskiden, çok utandığınız gülünç bi anı vs diye. Kesinlikle bu olurdu benimki. 

Salı, Nisan 17

Birbirini kaybetmis ikizler..

 Aradaki  -olmayan- 7 farkı bulunuz.

Sinan Güler vs Osman(arkadaşım)

Aria(pretty little liars) vs Bratz 

Cevher(survivor) vs Joakim Noah

Ömer Aşık(12 dev adam) vs Marshall(himym)


      Israrla benzettiğim fekat kabul ettiremediğim ikizler.

Pazartesi, Nisan 16

Kitap dedigin...

 Bazı kitapları birilerinden alıp okuyorum. Sonra öyle beğeniyorum ki, "neden satın almadım kii!" "bu kitap bende bulunmalııı!" diye hayıflanıyorum. Ama okumadığım bi kitabı almaktansa onu almak işime gelmiyo açıkçası. Sonra aklım,içim,herşeyim onlarda kalıyo.

  Kitap dediğin böyle içini okşiicak ya ne biliyim sarılmak isticeksin. Kundakçı öyleydi mesela. Kitabın fiziksek özellikleri de uygundu buna. Sarılıp uyurdum. Sayfaları yumuşacıktı. Öyle bi kitap istiyorum yea! Evde hala alıp okumadığım kitaplar var. Hep polisiye almışım çünkü. Öğh geldi artık. Böyle Kayıp Sembol, Melekler ve Şeytanlar tarzı bişeyler okumak istiyorum.

  İndirim de vardı yea %50! Yok arkadaş alacaklı olunca bulunmuyo. İçim gitti hep. Ah bi Elif Şafak ne biliyim Stephen King ming olaydı. -iki yazar arasındaki mükemmel benzerlik(!)- aman ne biliyim kitaplığıma baktım onları gördüm.


 Bana kitap tavsiye ediin! Ama okumalık değil almalık:))

Cumartesi, Nisan 14

zaman geriye aksın!

1-2 yıl öncesine dönmek istiyorum. Nikonların yaygın olmadığı zamanlara.

5-6 yıl öncesine dönmek istiyorum. En kaliteli fotoğrafların-yaygın olarak- 3.2 ile çekilen fotoğraflar olduğu zamanlara.

9-10 yıl öncesine dönmek istiyorum. Filmli fotoğraf makinamızla tek tük fotoğraflar çektiğimiz zamanlara.

.
.
..

50-60 yıl öncesine gidilsin istiyorum. Dedem şu mükemmel şeyle yine harika fotoğraflar çeksin istiyorum.


Sonra şu mükemmel şeyle çekilmiş daha çok fotoğrafla belki resim sergisi açmak istiyorum... Bununla çekilmiş fotoğraflar vesikalık boyutunda ya o kadar harika ki!

Yüzyüzeyken konusuruz

Kıyafetlerini küçük odaya koyma orda rutubet çok.


Tartışmaya açık bıraktım çayın altını.

 kendi evimde deplasmandayım.

   Bak yine söylüyorum ben mutsuz değilim sadece televizyon siyah beyaz.

sen benim sensizliğimin başlangıcı oldun.

Denize kıyısı olmayan insanları hiç sevemedim.


Şahidi olmak zorunda mıyız biz dünyanın dönüşünün?

Şehirlerin hüzünlerini sokak kedileri taşır.

    iklim değişimine inanmayan kuşlar göç etmeden buluşalım.

Poşet çaylara karşı bu savaşta demliklerin safındayım.

  Seni seviyorum ama bunları Yüzyüzeyken Konuşuruz.

Ben 15 dkya geliyorum sen çayı demle.

 
          Anahtar paspasın altında beni aramana gerek yok.
 
Bu bulutlar biraz kendine özen gösterse farklı anlamlar çıkartmaya çalışmazsın.

  Benim yıldızım senin şehrinden görünmüyor olabilir.

  ve burada kaybolmuş olmamız senin için diş fırçanı unutmandan daha büyük bir sorun değildi.


Annemin çiçekleriyle bakışıyorum sessiz sessiz.

   en yakın dostlarım banyonun sinekleri, en son gördüğüm kişi Bakkal Osman Abi..

önsözlerini atlayarak geçtiğin o çok ünlü olmayan kitaplarındaki gibi.

çayı sütle içmedim diye mi bu tantana?

Heev yu met Merve?

 Sahalara geri döndüm!

Evet sonunda üşenmeyi bıraktım ve yeniden blog açtım.

Bloglamaya da başlayacağım.

Coming soon...